Hayat Hikayeleri

 İntihar etmeden önce kızından babasına son mektup:

Öylesine Bir Mektup


Büyük ihtimalle bu da beğenmeyip yırtığım kağıtlardan biri olacak.benim boş kağıtlarm doldurduklarımdan daha dolu oluyorlar çünkü.ne yazmam gerektiğini bilmeden yazıyorum.hep yaptığım gibi gözlerimi beyaz tavana dikip düşünüyorum,ama karanlık..küçükken çok korkardım ben de karanlıktan,sizinle yatmak isterdim de koca kız oldun derdin hatırlıyor musun?.şimdi garip bir şekilde huzurla doluyor içim karanlığın içinde olduğum için.belli olmuyor kusurlarım,ne kırık tırnaklarımı saklamak zorunda hissediyorum kendimi ne de sürekli saçlarımı düzeltmeye çalışıyorum.belki daha da güzel olurdu her şey,karanlıkta yaşasaydık sadece..bunları da yazmıyor olurdum o sayede.izlemek,karanlığı izlemek..bir zamanlar midemizi bulandıran birçok şeye sonradan alışmazdık aydınlıkta olduğu gibi.belki de daha kolay olurdu öyle yaşamak.yok yanlış anlama sakın zor değil bu şekilde yaşamak ama her nankör insan gibi kolayın kolayını istiyorum.
anladım ki nankör olmayan insanlar masum bebeklermiş sadece.ellerine verilen küçücük bişeyle yetinmesini bilip mutlu olurlarmış.bir bakış yetermiş olmayan dişlerini göstermelerine.dişleri çıktıkça geçmişlerini unuturlarmış.dünyadaki ilk anlarını üç yaşından sonrası olarak görürlermiş.sonra da kendilerini leyleklerin getirdiği ya da pazardan lahana aldık içinden sen çıktın yalanına inanırlarmış.büyürlermiş..gerçekler açığa çıkarmış.her gerçek beraberinde hayal kırıklıklarını getirirmiş.istekler artmaya başlarmış bu arada.küçükken küçük bir oyuncağın yaptığı görevi dünyalar bir araya gelse yapamazmış..büyürlermiş…büyümek acıları tatmakmış,hatalar yapmakmış,büyümek küçük olmak istemekmiş.büyüdüm...belediye otobüslerinde ayakta kalmak korkulu rüyamdı dengemi sağlayamadığım için.annemin kucağıydı en güvenli yer.şimdi annelere yer veriyorumJ.
bir zamanlar içinde kaybolup ağladığım memleketime de sığamaz oldum.bir elimizi soğuk suya batırdıktan sonra ılık suya batırınca sıcak,diğer elimizi sıcak suya batırdıktan sonra ılığına batırınca soğuk hissetmek gibi bişeydi bu.malatya büyüktü,çok büyük..bilmediğim sokakların sayısını da bilmiyordum.istanbulu gördüm yine kandırmışlar beni dedim kendi kendime.annem bi koltuk değneğim sen de ötekiydin baba..bana malatyayı tercih ettiniz.biliyor musun?
düşüyorum arada bir,canım çok yanıyor..ne işin var senin burada diyorum..söylediklerin geliyor aklıma hemen;okuyacaksan git istanbulda oku görmediğin şeylerin yanında gördüklerinin hiç olduğunu gör,sevginin yerini nelerin aldığını gör.kapatma gözlerini,utanmayanlara utanarak bakma,tiksinerek bak..okuyacaksan git bir özel üniversitede oku..o sınavı kazanmak için kitap alamayan çocukların hak ettiği yerde önünde piyasadaki tüm kaynaklar bulunduğu halde çalışma nezaketi göstermeyip parasına güvenen o çocukları gör…bu vatanın kimlere kalacağını gör,hayatın sadece eğlenmekten ve süslenmekten ibaret sanıldığını gör..ve tiksin bir kez daha..tiksin ki benim kızım olduğunu bileyim.tiksin ki Malatyalı olduğunu bileyim..eğer sana öğrettiklerimi unutursan,eğer onlara benzersen dönemezsin bir daha..zaten dönmek de istemezsin...
babacım bana öğrettiklerini yanlış bilenlere bildiklerinin yanlış olduğunu söyledim.güldüler..konuşmak istedim elimizde olanları biliriz biz dediler,her şey elimizde olduğuna göre de problem yok dediler..sorduğum sorular hakkında yaptıkları yorumlar gerçekten komikti.herşeyi bildiğini sanıp konuşmak insanı ne gülünç yapıyormuş..ardından satılık kalplerini ve parayla alabilecekleri her şeyi anlattılar.markalar söylediler bilmediğim..aynı anda birkaç kişiye aşık olabileceklerini iddia ettiler.hiçbiri neden yaşadığını bilmiyordu.alyazmalımı izlememişti birçoğu,izleyenler de komedi filmi değil mi o dediler…tiksindim baba,çok tiksindim..
senin hala çocuksun sen dediğin kızın sanırım hepsinden daha olgun.canımı en çok yakan beni soğukkanlı olarak nitelemeleri.bilmiyorlar ki içimi..dinlemiyorlar ki beni…şimdi kızıyorsundur sen bana bak hala çocukluk yapıyorsun da bana şikayet ediyorsun onları diyeJ..özür dilerim…derdi olmayan mutluluğunu dert sanar diyosun şimdi de biliyorum..herşeyin bir tamamlayıcısı var bu dünyada.en basiti kadın-erkek ya da insan yapımı fiş-priz..belki de zıtlıklar.mesela mutsuzluklar olduğu için mutluluklar var..ama mutlu da değilim dertli de…güçsüzüm sadece..
anlatmak istediğin her şeyi anladığımı anladım..iğrenmem gerektiğini söylemesen de iğrenirdim emin ol.tahammülüm kalmadı...neye tahammülüm kalmadığını bilmiyorum..düşünemem tahammülüm kalmadı..aklına geleni yap ama yanlış bişeyse hatanı temizle hemen demiştin bi de..farkettim de ben hiç karar vermemişim ki.aldığım giysiler bile sizin izninizle benim olmuş..söylediklerinin toplamından karar verme sırasının artık bende olduğu anlaşılıyor.aylardır değneksiz yürüdüm ama değneklerden öğrendiklerimle..öyle bir şey yapacağım ki hatalarımı temizlemem mümkün olmayacak.kocaman bir hata…aklınızda soru işareti kalmasın diye söylüyorum bunu aklımda soru işaretleri olduğu için yapacağım..anlayamıyorum artık neyin ne olduğunu.ayırt etmek zorlamaya başladı doğrularla yanlışları..acaba babamsın diye sana torpil mi geçiyorum?yoksa hakikaten haklı mısın?onlar mı mutlu olması gerekn ben miyim?
boğuluyorum..ben ortalarda yaşayamıyorum.herşeyin içinde doğrusu ve yanlışı var ama iki uç nokta yok.yaptığım her iş yanlış.konuştuklarım saçma ve mantıklı.tamamen zıt düşünen iki insanı yan yana getirip konuşsam ikisi de sevmez beni kendilerine uymayan fikirlere sahip olduğum için..farklı bir yerde farklı şartlar altında yaşamış olsaydım farklı mı düşünürdüm acaba?o izlediğimiz komik sihirli dizilerden birindeki kızların yetenekleri bende olsa çözebilirdim belki de…eminim hiçbir zaman açıklığa kavuşmayacak bunlar.her gün biraz daha karışmaktansa bu halimle bırakırım yaşamayı..azraille ben tanışırım bu kez de..şimdi tam zamanı…her ne kadar karanlık olsa da ben düzelteyim bi saçımı başımı...mektubu yazıp yırttığım diğer mektupların yanına koyuyorum,umarım eline geçer..hoşçakal beni getiren leyleği reddetmeyen insan,hoşçakal koltuk değneğim….


AŞKIN HİKAYESİ

Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.

Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş.Zenginlik, "Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!", Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş. Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim." Üzüntü "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var." Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk'ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk'a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi'ye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?" Bilgi "O, Zaman'dı" diye cevap vermiş. "Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş:

"Çünkü sadece Zaman Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir"AŞKIN HİKAYESİ

Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.

Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş.Zenginlik, "Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!", Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş. Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim." Üzüntü "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var." Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk'ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk'a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi'ye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?" Bilgi "O, Zaman'dı" diye cevap vermiş. "Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş:

"Çünkü sadece Zaman Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir"


 
 
 
◙ Ne seni unutturacak kadar zaman geçecek ne de geçen zaman seni unutturmaya yetecek bırakıp gitsende unuturum sanma zaman alışmayı öğretir unutmayı asla
 
Bugün 15 ziyaretçi (24 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol